5/29/2010

mamasan papasan

http://www.funpic.hu/funblog/pugs/pugs.html bir bakınız okurum, buradan diyorum ki " seni anaaaan benim için doğurdu CANIM, hamurunu benim için yoğurdu !"

TAMAM, yeni kararımı açıklıyorum, kıçıma yediğim tekmeyi hatırlarsınız, artık blogumu sıkıcı kasvetli havadan kurtarmam gerektiğini söyledi bana. Hem bu kadar kişisel olmaya ne gerek var. Sıkıntılı günlerimin geçmesi için 5 gün de bekleyemiycem,zaten oldukça düzensiz. Sevgili bey okur anlamazsın sen bunu dön de otur.

Bir blog'da ne mi severim? Resim severim. Şarkı severim, video severim, link severim. Ve bende neden bu kadar az resim var diye düşündüm bi an. Bilemiyorum ki, zaten başımda ağrıyor. Abimde sosisli yapıyor. Anne ve babamla yaşamıyorum diye beni havalı sanan bir kesim vardı bi ara. Ne oldu onlara merak ediyorum. Hala havalıyım bu konuda. Ah tabi Maltepe'ye taşındım diye beni bi an şe'etmeye çalıştınız ama siz, siz varsa siz,ehe.....

Evet sosislim elimde. Aynı ikea sosislisi bu. Chii'yi dün abimle götürdük hastanesine. Yavrum benim, tuşları basmıyor derken bişiy koptu içimden. Evet sosisli bitti.

Bazen elime aldığım bir kitabı 1 günde bitirip bazısını 3 ay yanımda taşıdıktan sonra okula götürmeye bile utanacak hale gelmem neden?

Neler yapıyorum.Daha sabah Vicky Cristina Barcelona'yı izledim. Ay kıçımın kenarı Woody Allen, bütün filmlerin aynı be adam. Keçe'den bir sürü şey yapıyorum. Yeni hobim. Ama bir türlü çözemedim nasıl 3 boyutlu şeyler yapabilirim. Bir sürü yeni hobim var bu ara. Kolye ucu yapmaca. Bir sürü değilmiş. Stumble aşkım yeniden alevlendiği için yeni yeni siteler keşfediyorum, gülüyorum, şaşırıyorum, kızıyorum, sıkılıyorum bazende. Ha birde aynen şöyle konuşuyorum. " Meleba, domujlayı şeverim, yakunyayı şeverim, heykeji şeverim. Yaşaşın hippiyeeey"Başkada bir şey yapmıyorum.

Neler yapmak istiyorum. Öncelikle resim çizmeye verdiğim arayı bir daha yeniden vermemek üzere kapamak istiyorum. Bir atölyeye başlasam da yeteneğim göz göre göre göte gelmese. Havalı olduğumdan değil, kafasız olduğumdan söyledim bunu. Bunca sene bir kursa gitmemek kafasızlıktan başka bir şey değil. Kurs demişken JAPONCA KURSUNU deli gibi özlüyorum.Eylül gelsin hemen tekrar başlamak istediğimi aile büyüklerine belirticem. Şu sınav haftası bitsin, ki bu hafta oluyor o. Anime izlemeye yeniden başlamak istiyorum. Ayrıca izlemek istediğim bir sürü dizi de var. Mesela Rome, Kingdom Hospital, Veronica Mars, Skins ve Seinfeld. Hepinizi izliycem görürsünüz. Son olarak bir fotoğraf makinesi almak istiyorum. Bilerek bozmuş olabilirim ama zaten çok dandikti o. kim naapsın onu papasan!

Yazımda Dr. özentiliği yapmassam olmaz


Son olarakta Ownage'ye Konnichiwa tomadachi diyorum. Bol bol yaz, blog kardeştir.

5/25/2010

Son Dakika Haberi

Sakin olmakla ilgili koskocaman bir sorunum var. Ama bu yazıdan sonra bunu aşacağıma inanıyorum. Ve yazıyı burada sonlandırıyorum. Hojcakalin Hoplayıp zıplamalar, Melabalar Sakince oturmalar.

Söylemek istediğim bir şey daha var. Çevremdeki her bir iki ayaklıyı çok çok çok seviyorum. Özcüğümü,komşumu,miniğimi,sapıkları,sapık olamayanları ve adını yazamadıklarımı...

5/23/2010

Düdük lü Naciye

Serbest kıyafet diye çıldıranlar FAKA BASTINIZ. Faka bastık yani. Meb bizimle kafa buluyor. Almış eline bir o yana bir bu yana sallıyor. Bir de cumartesi de okul olsun diyor. Bunu ne zaman dedi bilemem ama akşam hemen facebookta grubu açılmış. Karşıyız biz bu işe diye. Her boka karşı olmaya ne kadar meraklı bir milletiz. Superman'den bile hızlıyız. Kızma okurum ama ben bu ülkeden umudumu kestim. Bir beyin göçü daha yaşatıcam bu ülkeye.

Bugün bardaktan boşalırcasına yağan yağmur benim kişisel hayallerimi de ardında götürdü. Merci doğa ana, bir gün gelicem ben oraya, o zaman da göstericem sana kocaman bir doğababa.

Beklenen marmara depremi, ben bunu yazdıktan belirsiz bir zaman sonra gerçekleşecektir. Merak etme okurum cidden o kadar belirsiz bir zamanki, belki senin çocuğun bile göremez bu depremi. Ama emin ol, habire deprem haberleri ile minik yavrucağının ödünü patlatacaklar.

Dünyamızın gizli sahipleri uzaylılar. Beni alsalar götürseler çıtımı çıkarırsam neyim. Ne diye inekleri götürürler anlamam zaten. Asıl derdim;
Uzaylılar aslında çoğul bir ad olmasına rağmen aklımıza gelen tek bir ırk var. Belki UFO'lar başka bir uzaylı ırkın, piramitler başka bir ırkın eserleri. Hepsini aynı yeşil koca kafalılar yaptı diye düşünmek niye? ABD filmleri işte...

Okan'ın programında zorla gülen o konuklara içim gidiyor, biri az önce içtiği kavheyi kusacakı neredeyse gülerken. Belki de zorla gülmüyordur diye düşündüm bir an. YOK DAHA NELER...

5/17/2010

You Say Party! We Say Die!


Ne güzel olurdu ama.

Fıkkırı Fıkkırı

Tivitıra posta koydum senin için. Ona dedim ki "Sana posta koyuyorum, bloguma ilgi ve şevkat göstermenin vakti geldi de geçiyor da vikvik..."

O zaman söyleyeyim, haftaya sınav haftam ve kusmak istiyorum. Yazın mayıştırıcı süper gücü ile artık ders ne bilmiyorum. Uyku nedir çok iyi bilirim ama. Uyku demişken hoşlandığım çocuğun kulağında benimkinden çok delik var. Neden bilmiyorum, bunu yediremedim . Gidip 2 delik daha açtırıcağım kulaklarıma. İçim rahat rahat dolaşırım ondan sonra. Ayrıca bugün arkadaşım saçların uzunken çok değişikmişsin dedi bende güldüm. Çünkü ona uzun saç yakıştırmıyorum. Ortada bir alaka yok. Sadece benim abartım ve başka şeyi düşünememem var. Hani bir de olayı kaptım artık. Beni kankitosu yapar bu, sevgilisi yapmaz. Ama kanka ayağı göt ayağı olacaksa varsın olsun...

Chii bozuldu. Klavyesinde ki bir kaç önemli tuşu unutmuş. O yüzden tamire gitmeli. Biri onu götürmeli. Kim götürmeli? Ben götürmem tek başıma orası belli.

Neyse müzik dinleyelim keyfimiz yerine gelsin...




Bir de hayatımda ilk ders çıkardığım hikayenin 3 küçük domuzcuk olduğunu hatırladım. Bu domuzlara olan insanüstü sevginin çok derinlerimde yattığının da bir kanıtı değil midir okurum?

5/13/2010

Uçuşan Bizon Polenleri

Merhaba demek istiyorum "içimde birikenler"e. Hepinizi teker teker öpüyorum.

Bugün yedim zılgıtı. "Zılgıt" kelimesini bir annem bir ben kullanıyorum galiba. O çok kullanırdı zamanında, sonra bana geçti. Neyse, onu da öpüyorum ben. Anneler günü pek bi tatsız geçmişti. Hatta bu yüzden daha çok öpüyorum.Yinede annem yeni şeylere alıştın mı demesin. Yeni ev resmen yamuk. Herkese diyorum yıkılır bu.

Bugün yediğim zılgıt ise "biz en iyi arkadaşlığımızı adam gibi yapıyoruz, sen de adam olmayı öğren öyle gel" zılgıtıydı. Zamana bırakıyorum. Bir keresinde bırakamamıştım elime yüzüme bulaştırmıştım her şeyi. İnsan saçmalıyor o zaman. Sonra bir keresinde bırakmıştım. Ortaokulda bir dövüş sonunda topu topu iki tane arkadaşım kalmıştı. Hala çok çok çok severim o iki yakışıklıyı. Sonra her şey unutuldu. Adına "çoçukluk" denildi. Ama şimdi biri buna çocukluk derse gider döverim.

Kasvetli havaya üfürükler atıyorum şimdi. Polenlere alerjisi olan okuruma da öpücüklerimi yolluyorum. Bahara alerjisi olan Gwindor şekerime daha çok öpücük, ayrıca Violetove cancağızımı da öpüyorum,T9 kullanıyorum artık sayesinde.

Bilmem kaç hafta sonra "bir hafta süresince hiç devamsızlık yapmadan" okula gitmiş olacağım yarınla.18.5 gün devamsızlık demek, çok şey demek aslında. Neyse bu bambaşka bir konu. Okulu bırakıp yurtdışına kaçmak çok güzel olurdu. Hele İrlanda'ya kaçmak daha bir güzel olurdu. Olmadı küçük bir Avrupa ülkesine , ya da kutuplara gitmek. Hemde kutuplara gideceksem " Kutup ayısı araştırmacısının yanında ki miniminicik kız" olarak gitmek isterdim.

İçimde birikenler; aslında siz yoksunuz, aynı cinlerim ve en iyi kankitom gibi. Onlardan bile daha az gerçek gibimsilerdensiniz. Oturun ağlayın şimdi, sonra da siktir olup gidin.

5/03/2010

Benim En İyi Kankitom


Benim en iyi kankitom işte bu tavşan. Yanındaki de ben. Genelde susup birbirime bakarız ama bazen ona kitap da okuyorum. O ses çıkarmıyor, aynı cinlerim gibi. Uyumuyor,bana bekçilik yapıyor çünkü. Yemekte yemiyor,rejimdeymiş aynı benim gibi.

O erkek. Aslında cinsi yok ama erkek. Tanıştığımız günü hatırlıyorum da, resim çiziyordum. Her günü kocaman bir tavşanla anlatıyım dedim. Sonra kocaman tavşan benim arkadaşım olsun, hemde en iyisi olsun dedim. Çizdikçe kankitomu buldum ben.

O ve ben aslında biriz.

Minik












Benim minik...


Dediklerine hemen alınıyorum, sonra alınmamış gibi yapıyorum. Bazen alınmıyorum, alınmış gibi yapıyorum. Kendi kendime trip atıyorum bazen de. Bütün buluşmalarda ilk onu soruyorum geliyor mu diye. Küsüyorum, barışıyorum,kavga ediyorum, seviyorum, saçıyla oynuyorum,azarlıyorum...

Minik işte. Cinlerim kadar seviyorum onu...

5/01/2010

Şe'etsek Bugün

Acuşiii desek Kore'ye gidip, peşinden koşsak aşkımızın sonra o 3 ay içinde ölecek çıksa ve sizin menejeri olduğunuz çocukluk aşkınız annesinin gerçek oğlu olsa. Hemde bir de ikizi olsa... I'm Sorry I love You aynen böyle gelişiyor. Çok absürd geliyor değil mi? Türkler bile bu kadar saçmalayamadı diyorsunuz. İzleyin de görün bakalım kaç ton selpak harcıyorsunuz. Bir yıl oldu izleyeli, soundtrack ini dinlesem hala gözlerim doluyor. "Sarangeeeee(yo) acuşii"

Kimi wa Petto da çok hoştur. "The Last Samurai" filminde ki Taka yani Koyuki oynuyor ve Matsumoto ile. Öyle böyle bir oynama değil hemde. Dizide en sevdiğim şey; aralarında yaş farkı olması ve Koyuki'nin büyük taraf olmasıydı. Hani bizim sübyancı kavramı varya onu altüst ediyordu. İyi de yaptı. Kafasız iki ayaklılar çok kafasızsınız oo yeea çok kafasızsınız yeea yeeaaaa...

Sonracığıma Hana Yori Dango, Buzzer Beat,Full House, Nobuta Wo Produce, Kurosagi var. Bir de Hello My Teacher var. İzlemezseniz bi şey kaybetmezsiniz tabiki. Ama çok garip oluyordum ben izlerken. Ne günlerdi ama...

Başka ne'etsek bugün.Müzik dinlesek bugün.


Bir de kitap okusak bugün.
H.G Wells- Zaman Makinesi'ni oku okurum sende. Beraber okuyalım.